*Uluslararası Haberleşme ve Azgelişmiş Ülkeler - Zafer Özcan
22 Haziran 2011 Çarşamba
113
Dünyaca ünlü AP (Associated Press), UPI (United Press International), AFP (Agence France Presse) ve Reuter insanlara hangi olayın ne kadar ve nasıl duyurulacağına karar verirken; azgelişmiş ülke halklarının kapitalist sistem dışındaki ülkelerle ilişkileri önlenmekte; sorunları ve gelişmeleri batının gözüyle görmeleri, dünyayı öylece algılamaları sağlanmaktadır. Tüm dünyaya gönderilen televizyon dizileri, film ve reklam mesajlarıyla "bireycilik, refah, girişim özgürlüğü" gibi ilkeler insanların beyinlerine yerleştirilmekte, sömürünün karşısındaki tüm entellektüel engeller kaldırılmakta ve insanların bilinçlenmeleri önlenmektedir.
112
Dünya kamuoyu gelişmiş ülkelerin sorunlarıyla ilgilenmekte, azgelişmiş ülkelerin sesi ise ancak olağanüstü bir olay olduğu zaman duyulabilmekte ve bu haberler de yine batı kaynaklı olmaktadır.
*Uluslararası Haberleşme ve Azgelişmiş Ülkeler - Zafer Özcan
111
Haberleşme kaynaklarının dünya üzerindeki dağılımının dengesiz olduğu kadar göze çarpan diğer bir dengesizlik de haberleşmenin tek yanlı işlemesidir. Gelişmiş merkez ülkeler mesajlar üretip yayarlarken, azgelişmiş çevre ülkeler bunları almak ve kullanılmak üzere uzmanlaştırılmıştır.
*Uluslararası Haberleşme ve Azgelişmiş Ülkeler - Zafer Özcan
110
Örneğin bu kitapta 'azgelişmişlik' kavramı doğrudan 'bağımlılık' kavramını ölçüt olarak kullanmış ve bu doğrultuda tanımlanmış. Dolayısıyla bir ülke ne kadar bağımlıysa o ölçüde azgelişmiştir demek en doğrusu.
*Uluslararası Haberleşme ve Azgelişmiş Ülkeler - Zafer Özcan
109
Herkes ölecek ama ben hep benim için bir istisna yapılabileceğine inanmıştım. (William Saroyan)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
108
Bir bireyin ölümünün kesinlikle hiçbir önemi yoktur, dolayısıyla ölüm bizim için aldırılmayacak bir mesele olmalıdır. (Arthur Schopenhauer)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
107
Ölümün inkarı uygarlığın hayatta kalma stratejisidir.
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
106
Freud'a göre 'eros ilkesi' insanın temel güdüsü. Yani yaşamı, aşkı, hazzı ver üreticiliği azamileştirme güdüsü. Bir de bunun tam zıttı olan 'todtriebe' vardır, buna ise ölüm güdüsü denir. İnsanlar bu güdüyü içe veya dışa dönük yaşarlar. Şiddetli biçimde içe dönük yaşanmasının sonucu mazoşizm ve intihar gibi vakalarla sonuçlanırken dışa çevrildiği dönemlerde ise cinayetler, savaşlar veya türlü yıkımlar yaşanır. Terapinin amacı eros ile todtriebe güdülerini uyumlu hale getirmektir.
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
105
Ölümü yaşamıma alır, anlar, kabullenir ve ölümle cesaretle yüzleşirsem kendimi ölüm kaygısından ve yaşamın alçaklığından kurtarırım ve ancak o zaman kendim olmak üzere özgür olurum. (Martin Heidegger)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
104
Ölümü bekleme kaygısı yaşama müdahale etmez, aksine sarsılmaz bir neşe getirir. (Martin)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
103
Hepimiz ölmek üzereyiz ne zaman öleceğimiz ise sadece bir teferrruattır. (Martin)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
102
Cennete değil cehenneme gitmek istiyorum ben. Cehennemde papalarla, krallarla ve prenslerle takılabilirim. Diğerinde sadece dilenciler, keşişler ve havariler var. (Machievelli)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
101
Son sözler yeterince laf edememiş aptallar içindir! (Karl Marx)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
100
Ebediyet sonu gelmeyen bir zaman süresi olarak değil de zamansızlık olarak tanımlanırsa ebediyet 'şimdi'de yaşayanlara air olur. Yani zamansızlık, zaman boyutunun dışında olduğu için içinde bulunduğumuz şimdi zamansızdır ve zamanın bir parçası değildir. (Wittgenstein)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
99
Şimdi! Şu garip zaman. Tüm zamanların en tuhafı. 'Şimdi'nin 'i'sine vadrığımız anda 'ş' tarih oluyor. (Michael Frayn)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
98
Aristoteles de ruhu üçe ayırıyor. Hayvan ve bitkilerle paylaşılan mekanik ve kimyasal değişimlere yol açan bitkisel ruh. Sadece hayvanlarla paylaştığımız duyusal, yaşantıları ve hareketi sağlayan hayvansal ruh. Hiçbir hayvan ve bitki ile paylaşmadığımız akıl. Bundan sonra aklı da ikiye ayırmış. Edilgen akıl yani algı ve faal akıl yani düşünmeye ve tasarlamaya yarayan kısım.
Platon ruhu akıl, irade ve iştah olarak üçe ayırıyor.
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
97
Ruhun Platon ve Aristo tarafından belirlenmiş pek çok işlevi bugün zihnin işlevleri arasında tanımlanıyor. Hareket yeteneği, bilme, arzulama, algılama vs. Zaten yunanlıların ruhu ifade etmek için kullandığı psyche (psişe)yi biz bugün zihin anlamında kullanıyoruz. Peki ruh=zihin=beyin ise bu durumda beyin öldüğünde ruh da ölmüş olmuyor mu? Sanki bu denklemde zihin mekanikken ruh daha duygusal yapıda...
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
96
Belki de davranışlarımız üst düzey programlama sonucudur ve zihinsel kontrolün bizde olması basit bir yanılsamadan ibarettir. Budist meditasyoncular ve sanrı gördürücü ilaçlarla deneyler yapanlar defalarca zihinlerimizin davranışlarımızın bir adım gerisinden geldiğini ve yetişmek için sürekli koşturduğunu fark ettiklerini söylemişlerdir. Eğer ben kolumu kaldırıyorum olgusundan, kolum kalkıyor olgusunu çıkartırsam geriye ne kalır? (Ludwig Wittgenstein)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
95
İlkel zamanlarda ruh yaşam gücü anlamında kullanılıyordu. Evrensel yaşam gücü ebediydi ve birey bunun bir parçasıydı. Çok geçmeden yaşam gücü kavrayışı bireysel irade gücü kavrayışıyla karıştı. Fakat irade gücünden daha güçlü bir şey vardı o da kabile iradesiydi. İncil döneminde bu kabile iradesi daha aşkın bir varlığa tek tanrı inancına bağlandı. Artık bireysel iradesini ifade edenler isyancı sayılıyordu. Grup olmanın en iyi yanı grupların suçluluk duymamasıdır. Bunun ardından günah ve suçluluk fikri gelişti. Bireysel günahla birlikte ölüm kaygısı geri döndü. (Otto Rank)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
94
Sokrat'a göre ruh ölümsüzdür. Ruh ölümsüzse bu dünyaya gelmeden öncesiyle ilgili neden bir hatıramız yok? Yani dünya sonrası bilinç nasıl olacak? Dünyadaki biliçlilik halini hatırlamayacak mıyız? Hatırlamayacaksak ölümsüzlüğün ne anlamı var? Devamlılık olamaycaksa şimdi veya o zamanı neden umursayayım?
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
93
Gerçekten ciddi tek felsefi sorun vardır o da intihardır. Yaşamın yaşanmaya değer olup olmadığı konusunda bir yargıya varmak felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir. (Albert Camus)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
92
İnsanın kendisini öldürmesi ahlaki cesaretin başarısızlığa uğraması, yaşamın saçmalığını kucaklama sorumluluğunu bırakmasıdır. (Albert Camus)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
91
Eski stoacılar yaşamın amacının mutluluk, kendini geliştirmek veya doğayla uyum içinde yaşamak olduğunu söylüyorlardı. Cicero bu konuyla ilgili şunu söylüyor "Bir insanın durumunda doğaya uygun şeyler ağır basıyorsa o insanın yaşamda kalması uygundur, ama sahip olduğu şeyler veya durumunun çoğunlukla doğaya aykırı olduğu görünüyorsa onun yaşamdan ayrılması uygundur."
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
90
Ne uğruna ölürsün? "İnançlarım için asla ölmem çünkü yanılıyor olabilirim." (Bertrand Russell)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
89
Ölüm bizim için hiçtir çünkü biz varken ölüm yoktur, ölüm varken biz yokuz. (Epikuros)
*Nietzsche Öldü! Bir Hipopotam Olarak Yeniden Doğdu... - Thomas Cathert & Daniel Klein
88
Filozof karanlık bir odada, olmayan bir kara kediyi arayan kör bir adamdır; teolog ise onu bulan adam. - H. L. Mencken
*Ajanda 2010 İllallah
87
2009 yılında dini bir derneğin internet sitesinde "Hristiyan olmayanlar ebediyen cehennemde yanacak" yazmasına tepki olarak başlatılan kampanya sonucunda, İngiltere'de 800 otobüse "Tanrı muhtemelen yok; artık dertlenmeyi bırakıp hayatın tadını çıkarmaya bakın!" şeklinde ilan verildi. Buna karşılık olarak "Hristiyan Sesi" adlı grup, belediye otobüslerine bu ilanı verenleri yanıltıcı reklam yaptıkları için reklam denetleme kuruluna şikayet ederek, Tanrı'nın olmadığına dair 'kanıt' istedi.
*Ajanda 2010 İllallah
86
Bu kadar çok absürd davranış kuralının ve bu kadar çok absürd dini inancın nasıl ortaya çıktığını bilmiyoruz, dünyanın dört bir yanında insanların zihnine nasıl böyle derinlemesine kazındıklarını da; ama şunu belirtmek gerekir ki, hayatın ilk yıllarında, beyin henüz tüm etkilere açıkken sürekli olarak telkin edilen bir inanç neredeyse içgüdü mahiyetine bürünür; içgüdünün özü ise akıldan bağımsız olarak takip edilmesidir. - Charles Darwin
*Ajanda 2010 İllallah
85
Benim ateizmim, tıpkı Spinoza'nınki gibi, evren karşısında hakiki bir dindarlıktan ibaret ve sadece, kendi insanca çıkarlarına hizmet etsin diye insanlar tarafından kendi suretlerinde yaratılmış tanrıları reddediyor. - George Santayana
*Ajanda 2010 İllallah
84
İnançlı birinin kuşkucu birinden daha mutlu olması, sarhoşun ayıktan daha mutlu olmasına benzer. İnancın getirdiği mutluluk ucuz ve tehlikelidir. - Bernard Shaw
*Ajanda 2010 İllallah
83
Tarihe geçmiş en iğrenç, en gaddar suçlar din kisvesi ya da onunla aynı ölçüde asil saikler kisvesi altında işlenmiştir. - Mahatma K. Gandhi
*Ajanda 2010 İllallah
82
Garip değil mi? Herkesin kendi kendisinin hekimi veya avukatı olmasına izin vardır da, insan kendi kendisinin rahibi olmak isteyince feryadı basarlar ve yeryüzü tanrıları işe karışır. Yeryüzü tanrıları insanın yeryüzündeki esenliğini sık sık hayli sorumsuzca ihmal ettikleri halde, insanın ebedi esenliğiyle neden bu kadar yakından ilgilenirler acaba? - G. C. Lichtenberg
*Ajanda 2010 İllallah
81
Hristiyanlık her şeyden önce teselli eder, ama teselliye ihtiyacı olmayan, doğuştan mutlu ruhlar da vardır. Dolayısıyla Hristiyanlık bu ruhları mutsuz etmekle işe başlar, aksi takdirde onlar üzerinde iktidar kuramayacağı aşikardır. - André Gide
*Ajanda 2010 İllallah
80
2000'de Oslo'da bir mahallenin yerel yönetimi, hem ezan okunmasına hem de dinsizlerin "tanrı yok" diye seslenmesine izin verdi. Müslümanlar her cuma bir kez ezan okuyabilirken dinsizler, bir çatıya hoparlör yerleştirerek her hafta beş dakika seslerini duyurabilecekler. Norveç Dinsizler Cemaati yetkilileri "Mademki kilise ve çanları ve ezan sesleri kamusal alanı işgal ediyor, biz de aynı şeyi yapabilmeliyiz. Tanrıya inanıyorsunuz diye gürültü yapmaya hakkınız olamaz!" dedi.
*Ajanda 2010 İllallah
79
Felsefecinin papaz öldürdüğü görülmüş şey değildir, oysa papaz epey felsefeci öldürmüştür. - Denis Diderot
*Ajanda 2010 İllallah
78
Felsefe asla cevaplanamayan sorulardan ibarettir, din ise asla sorgulanamayan cevaplardan.
*Ajanda 2010 İllallah
77
Tanrılar insanların dualarına kulak verseydi, bütün insanlık hızla yok olurdu, zira insanlar sürekli birbirlerinin başına çeşitli kötülükler gelsin diye dua ederler. - Epikuros
*Ajanda 2010 İllallah
76
İman: Eşi görülmemiş şeyler hakkında, hiçbir bilgisi olmadan konuşan biri tarafından söylenen şeylere, hiçbir kanıt olmadan duyulan inanç.
Dua: Değersizliğini bizzat kendisi itiraf eden tek bir ricacı uğruna evrenin yasalarının hükümsüz kılınmasını istemek.
Din: Umut ile Korku'nun, Cehalet'e Bilinmez'in doğasını açıklayan evladı.
Putperest: Görüp dokunabildiği bir şeye tapınma ahmaklığını gösteren cahil yaratık.
İmansızlık: Benim tanrıma gösterdiğin saygısızlık.
Din adamı: Kendi dünyevi durumunu iyileştirmek amacıyla bizim uhrevi meselelerimizin idaresini üstlenen kişi.
Aziz: Ölmüş bir günahkarın yeniden gözden geçirilip düzenlenmiş hali. - Ambrose Bierce
*Ajanda 2010 İllallah
75
Bütün dinler cahile aynı ölçüde ulvi, siyasetçiya aynı ölçüde kullanışlı, düşünüre aynı ölçüde gülünç gelir. - Lucretius
*Ajanda 2010 İllallah
74
Ahlakın temeli ne zaman ilahiyata dayandırılırsa, haklar ne zaman ilahi otoriteye bağımlı hale gelirse, en ahlaksızca, en adaletsiz, en kepaze şeyleri mazur görüp yaygınlaştırmanın yolu açılmış demektir. - Ludwig Feuerbach
*Ajanda 2010 İllallah
73
Tanrı kötülüğün önünü almak istiyor ama buna gücü yetmiyor mu? O zaman kadri mutlak değil demektir. Gücü yetiyor ama yapmak istemiyor mu? O zaman kötü niyetli demektir. Hem gücü yetiyor hem de yapmak istiyor mu? O zaman kötülük nereden geliyor? Hem gücü yetmiyor hem de yapmak istemiyor mu? O zaman ona neden Tanrı diyelim ki? - Epikuros
*Ajanda 2010 İllallah
72
Yeryüzünde kötü olan ne varsa hepsinin şeytandan geldiğine inanmaya çalışıyoruz; ama başka türlü, Tanrı'yı bağışlamaya güç bulamazdık da ondan böyle yapıyoruz. - Andre Gide
-Ajanda 2010 İllallah
71
En iyi, en sağlam değişimler zorlanmadan meydana gelen, ahlakın temellerini sağlamlaştıran değişimlerdir.
*Yüzbaşının Kızı - Puşkin
70
Konuk, evsahibinin eşeğidir.
*Sizin Memlekette Eşek Yok Mu? - Aziz Nesin
69
Kadıköy (Körler Memleketi): Megaralılar kendilerine havası, suyu, toprağı iyi bir memleket aramaktadırlar. Delh kainine bize gidip yaşayacak bir memleket göster demişler. Kahin 'siz körlerin memleketi karşısındaki yere gidiniz, orası yer yüzünün en rahat en güzel yeridir, orada oğullarınız gürbüz siz sıhhatli olacaksınız' der. Megaralılar Atina civarında yaşamakta olup bu salıktan sonra yola çıkarlar. Bir süre yol kat ettikten sonra bir gece Sarayburnu'na gelip konaklarlar. Sabah uyandıklarında Reis Vigas:
-Kahinin sözü çıktı
-Körler memleketi nerede?
-İşte orası! (Eliyle Kadıköy'ü İşaret ederek)
(Sonra etrafındaki yeşillikleri göstererek) Yeryüzünün bu kadar güzel yerini
görmeyip karşısını beğenenler elbetteki ancak körlerdir.
-Kahinin sözü çıktı
-Körler memleketi nerede?
-İşte orası! (Eliyle Kadıköy'ü İşaret ederek)
(Sonra etrafındaki yeşillikleri göstererek) Yeryüzünün bu kadar güzel yerini
görmeyip karşısını beğenenler elbetteki ancak körlerdir.
*Tarihi ve Efsaneleriyle İstanbul Semtleri - Niyazi Ahmet Banoğlu
68
Üsküdar: Rivayetlere göre önceleri altın şehir anlamına gelen Hrisopolis olarak anılırmış. İranlılar galibiyetlerinden sonra toplanan altınları buraya getirdikleri için bu şekilde olduğu söyleniyor. Bundan başka güneş batarken bu semte verdiği sarı renkten dolayı bu isimle anıldığına dair ifadeler var. Asıl kabul edilen ise Aga-memnon'un oğlu Hrisis'in mezarı burada olduğu için bu bölgeye bu isim verilmiştir. İlerleyen dönemde bölgenin adı 'Skutarı' olmuş. Dilde söylene söylene 'Üsküdar'a dönüşmüş olabileceğine inanıyorlar. Evliya Çelebi ise Üsküdar evlerinin Kadıköy evlerine göre "eski ve dar" olması sebebi ile bu bölgeye önceleri 'eskidar' sonraları da 'Üsküdar' dendiğini iddia ediyor.
*Tarihi ve Efsaneleriyle İstanbul Semtleri - Niyazi Ahmet Banoğlu
67
Beşiktaş: Diplokiyon (çifte sütün) ve Zagokiyon (birleşik sütünlar) olarak anlırmış. Sütunların üzerinde beşik figürü olması sebebiyle halk arasında "beşikli taş" olarak kabul edilip zaman içerisinde Beşiktaş'a dönüştüğü kabul ediliyor.
*Tarihi ve Efsaneleriyle İstanbul Semtleri - Niyazi Ahmet Banoğlu
66
Beyoğlu: Şehir dışı anlamına gelen Pera ismi hala kullanılmaktadır. Fatih Sultan Mehmet fetihten sonra Rum Şarki Devleti'nin Trabzon'da bulunan şubesini 1461 yılında dağıttıktan sonra imparatoru edirnede oğlu Aleksi'yi ise Pera'da oturmaya mecbur ediyor. Aleksi prens olmasına rağmen o civardaki halk prens kelimesine alışık olmadıklarından 'beyoğlu' kelimesini kullanmayı daha uygun buluyorlar. Bu isim ise daha sonra semte adını veriyor.
*Tarihi ve Efsaneleriyle İstanbul Semtleri - Niyazi Ahmet Banoğlu
65
Galatasaray'ın kurulması: 3.Beyazıd av zamanı karlar içerisinde barınacak bir yer ararken ormanda bir karartı görüyorlar. Meskenin içine gittiklerinde yaşlı bir adam etrafında taze muhteşem güller görürler. Geceyi burada geçirdikten sonra Beyazıd sabah ayrılırken "Gülbaba benden bir isteğin var mı" diye sormuş. "Padişahım şu zirveye bir mekteb-i irfan tesis ve tertip buyur da okuyup yazanları hizmet-i hümayununda istihdam eyle. Vaktin birinde devletine lazım olur" demiş. Bunun üzerine şimdi bilinen Galatasaray Lisesi kurulmuştur.
*Tarihi ve Efsaneleriyle İstanbul Semtleri - Niyazi Ahmet Banoğlu
64
Kasımpaşa: Bu hikaye Kasımpaşa ismi ile değil bu semtin ve sakinlerinin tarihte nasıl anıldığı ile ilgili. İki arkadaş kavga etmişler. Biri diğerine ağzına gelen küfrü savurmuş. En ağır tahrikleri yapmış. Diğeri bütün küfür ve tahrikleri dinlemiş sonunda yalnızca 'haydi oradan Kasımpaşalı' diye karşılık vermiş. Kavga esnasında orada bulunanlar yahu bu adam sana bu kadar sövdü halbuki sen bir şey söylemedin yalnız bir Kasımpaşalı dedin. Bunu söyleyenler şu cevabı almışlar. "onun içinde her şey vardır"
*Tarihi ve Efsaneleriyle İstanbul Semtleri - Niyazi Ahmet Banoğlu
63
Beyazıt Kulesi: Kulenin işi ilk yapıldığında yangını haber vermekti. Yangın ilk seferler gündüzleri bayrak asarak geceleri ise fenerlerle haber veriliyordu. Daha sonra ise önce yangın var diye bağırılıp daha sonra top atılırmış. Nöbetçi yangını görür görmez hemen aşağı koşar "Ağa bir çocuğunuz oldu" derdi. Ağa da "kız mı oğlan mı?" diye sorardı. Kız Galata, Üsküdar, Boğaziçi semtlerini, oğlan ise Suriçi semtlerini ifade eder buna göre teşkilat yangın mahaline koşardı.
*Tarihi ve Efsaneleriyle İstanbul Semtleri - Niyazi Ahmet Banoğlu
1 Haziran 2011 Çarşamba
62
Dieter Duhm'a göre korku bireysel gereksinmelerle toplumsal istemlerin kesişmesinden doğar.
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
61
Başkalarını korkutmaya çalışan ve korkutanların kendileri daha çok korkarlar ve korktukça, korkularını yenmeye çalışmak için daha çok korkutmaya çalışırlar.
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
60
Toplumsal Kaynaklı Korku; Birey kendisine yabancılaşmış ve kendisinin yabancılaştığı toplumsal güçlerin kendisini ezmesinden, baskı altına almasından korkar. Birey resmi yazı, üniforma, toplumsal gücü simgeleyen veya simgelediğini zannettiği her şeyden korkar.
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
59
Sermaye durmadan büyümek için istikrar, barış ve güven ortamı ister. İstikrar artan fiyatların istikrarsızlığı, enflasyon istikrarsızlığı ve bu istikrarsızlığa halkın istikrarlı olarak baş eğmesi demektir. Barış sermaye kendisi örgütlenirken emekçilerin örgütlenememesi demektir. Güven ise sermayenin güvenli ortamda sömürüsünün devam etmesi ve halkın buna sessiz kalmasıdır.
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
58
Vicdanı toplumsal yasaklamalar sonucu kişinin oluşturduğu bir üstben olarak tanımlayabiliriz. Toplumun egemen güçleri doğrultusunda oluşur, biçimlenir ve kişiye buyurur. Böylece başkalarının yapma etme demesine gerek kalmaz.
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
57
Bir toplum tümüyle baskının yarattığı korkudan korkunun etkisi altındaysa o toplum içinde korkudan korkusuzluk ayrıcalıkları söz konusu olamaz. Çünkü hiç kimse içinde bulunduğu mekanın tavanından yüksek ve döşemesinden alçak olamaz.
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
56
Edilginlik korkmamak demektir. Etmediğimden değil ettiğimden korkarım! Öyleyse korkmamak için hiçbir şey etmem; yani insan değil şey gibi yaşarım.
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
55
Aslında sermaye ödenmemiş emekten başka bir şey değildir.
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
54
Demokrasi bir ülkede çok parti olması ve seçimle iktidara partilerin gelmesi demek değildir. Bu ancak çok gerekli ve vazgeçilmez olan demokrasinin biçimsel yönüdür. Demokrasinin özü demokratikleşmedir. Yani bir ülkenin bütün nimetlerinden, haklarından, varlıklarından, ürettiklerinden, zenginliklerinden o ülke yurttaşlarının aralarında hiçbir ayırım gözetmeksizin çalıştıkları hak ettikleri ve layık oldukları oranda yararlanmaları pay almaları demokratikleşmedir. Tek sesin, tek adamın, tek modelin, tek tipin kısacası tekçilliğin egemen olduğu yerde seçenek yoktur. Ve seçenek olmayan yerde de demokrasi olamaz.
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
53
Ezberletilerek öğretilmiş insanlar öğrendikleri bilginin bekçisi olurlar ama sahibi olamazlar. Bir şeyi eleştirdikten sonra benimserseniz neyi niçin kabul etmiş olduğunuzu bilirsiniz.
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
52
İnsan babalık zanaatını öğrenmiş olduğu zaman artık baba olma gücünü yitiriyor. Baba olma gücü varken de babalık zanaatını bilmiyor.
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
51
Ben 'bir şey'im, ama herhangi bir şey olmadığım gibi ben her şey de değilim.
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
*Korkudan Korkmak - Aziz Nesin
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)