24 Temmuz 2012 Salı

144

Samuraylık dönemini bitiren bir iç savaşın ardından savaşta ölenlerin ruhları için "Yasukuni" tapınağı kurulmuş. O tarihten sonra, ülkesi için savaşarak ölen tüm Japonların ruhları bu tapınakla onurlandırılmış. İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar yaklaşık iki buçuk milyon Japon'un ruhu Yasukuni Tapınağı'nın Ruhlar Kitabı'na kaydedilmiş. Bu kayıtlar arasında yaklaşık yirmi tane birinci sınıf savaş suçlusunun isimleri de yer alıyor. Bunlar İkinci Dünya Savaşı sırasında ve öncesinde Kore, Çin, Tayvan, ve diğer Asya ülkelerinde katliam yaptığı, sivil halkın öldürülmesi emrini verdiği iddia edilen bazı üst düzey subaylar. Bu yüzden tapınağa başbakan sıfatıyla yapılan ziyaretler Asya ülkeleri tarafından Japon emperyalizminin, saldırganlığının ve sivil halkı öldüren katillerin onurlandırılması olarak algılanıyor.

*Japon Ne Yapmış - Onur Ataoğlu

28 Haziran 2012 Perşembe

143

Yakuza'nın en takdir edilesi yönü halka bulaşmaması, garibanla uğraşmaması ve sokaklarda sizi rahatsız edecek şekilde suç işlememesidir. Türkiye'de her an mafyanın kontrolündeki kapkaç çetelerine çarpılabilir, eviniz soyulabilir, cadde kenarına park ettiğiniz araba için mafyaya para ödeyebilirsiniz. İşlettiğiniz küçük bir büfe için haraca bağlanabilirsiniz. Japonya'da ise Yakuza'ya bulaşmak için özel bir çaba sarf etmeniz gerekiyor; durduk yerde size ilişmezler.

*Japon Ne Yapmış - Onur Ataoğlu

142

Tren ve metrolarda ulaşım ücreti kaç durak gideceğinize göre değişiyor. Bu yüzden istasyonun bilet gişesindeki haritaya bakarak gideceğiniz istasyon için gereken tutarı öğrenir biletinizi alırsınız. İneceğiniz durağa kadar bileti saklar, inişte otomatik turnikeden geçersiniz. Eğer az ücret ödediyseniz çıkıştaki bir makineden farkı tamamlarsınız; fazla ödediyseniz bileti saklar, kalan miktarı ileride kullanırsınız. Bileti kaybettiyseniz istasyon görevlisine gider, trene nereden bindiğinizi söylersiniz, o da ücreti hesaplayıp sizden tahsil eder.

Bunu öğrendiğimde, tabi ki bir Türk olarak aklıma her türlü hinlik geldi. Bir Japon arkadaşıma sordum:
- Yirmi duraklık bir mesafe kat etsen ama görevliye iki durak geldiğini söylesen ne olacak? Senin trene nereden bindiğini nasıl anlayabilir?
Arkadaşım hayretle bana baktı,
- Böyle bir şeyi neden yapayım ki?
- Yani mesela 750 yen yerine 150 yen ödersin.. Çaktın mı köfteyi?
- Ama böyle bir şey yaparsam tren şirketleri zarar etmeye başlarlar. Dolayısıyla zamanla fiyatlar arttırmak zorunda kalırlar ve benim çocuklarım gelecekte bu hizmetten daha pahalıya faydalanırlar.

*Japon Ne Yapmış - Onur Ataoğlu

141

Bir defasında bindiğim tren Osaka'da ineceğim istasyona geldiğinde içtiğim suyun boş pet şişesini istemeyerek koltuğun kenarında unutmuştum. Yanımda oturan yaşlı teyze de inmek için ayağa kalkarken uzanıp benim bıraktığım boş şişeyi aldı atmak üzere çantasına koydu. Trenden indikten sonra uzun uzun düşündüm. Trenin camını taşlamak dururken, kendisine ait olmayan çöpü toplamak ne kazandırır ki ona bu yaştan sonra?

*Japon Ne Yapmış - Onur Ataoğlu

140

Japonya'nın bir ucundan diğer bir ucundaki köye gitmek istiyorsanız, demiryollarının internet sitesine girip "ben 20 Ekim tarihinde evime en yakın istasyondan trene/metroya binip saat 18:03'te falanca köyün istasyonunda olmak istiyorum" şeklinde tercihlerinizi giriyorsunuz. Belirtilen saatte hedefinizde olmanız için saat kaçta evinize en yakın istasyondan trene bineceğiniz, nerelerde tren değiştirmeniz gerekeceği, bu değişiklikleri yapacağınız istasyonlardaki peronlar arası mesafeyi kaç dakikada yürüyebileceğiniz, trenin kaç vagonu olacağı, toplam kaç yen ödeyeceğiniz gibi bilgiler bir saniye içinde önünüzde beliriyor. Ayrıca bu bilgiler birkaç değişik seçenekle önünüze geliyor; en az tren değiştirme, en hızlı ama pahalı, daha ucuz ama uzun süren vs.

*Japon Ne Yapmış - Onur Ataoğlu

139

Üç buçuk yılda bir kez bile elektrik kesintisi yaşanmadı. Bir keresinde Japon arkadaşlar konuşurken Ankara'da sık sık kesilen elektrikler yüzünden elektronik cihazlarımızın zarar gördüğünü söylemiştim. Arkadaşım elektrik kesintisinin ne demek olduğunu pek anlayamadı.

- Elektrik kesintisi ne demek?
- Evine elektrik gelmiyor.
- Nasıl yani? Niye gelmiyor?
- Nereden bileyim. Trafo, şebeke, cereyan.. Elektrik arzı, talebi, yoğunluk, arıza..
- Bir eve elektriğin gelmemesi ne demek ki? Mantıksız bir şey. Elektrik dediğin sürekli vardır.

*Japon Ne Yapmış - Onur Ataoğlu

138

Tokyo'da yaşadığım üç buçuk yıl içerisinde sadece bir kez su borularında tamirat oldu; o tamiratı da belediye yetkilileri bir ay öncesinden mahalledeki tüm evlere duyurdular 'falanca tarihte saat 11:25 ile 13:52 arasında su kesilecektir' diye. 13:53'te sular akıyordu.

*Japon Ne Yapmış - Onur Ataoğlu

137

Haçlı Seferleri'nin en başından en sonuna kadar, Araplar Batı'dan gelen fikirlere açılmayı reddetmişlerdir. Uğradıkları saldırının belki de en yıkıcı etkisi bu alandadır. İşgalci açısından topraklarını fethettiği halkın dilini öğrenmek hünerdir; istilaya uğrayan halk açısından fatihlerinin dilini öğrenmek ise bir taviz, hatta ihanettir. Gerçekten de çok sayıda Frenk Arapça öğrenirken, birkaç Hristiyan dışında memleket nüfusu Batılı'ların dillerine kulaklarını tıkamıştır.

Frenkler ister Suriye'de, ister İspanya'da, ister Sicilya'da olsun Arapların "rahle-i tedris"inden geçmiş, onlardan ders almış ve öğrendikleri, sonraki gelişmeleri açısından vazgeçilmez bir önem taşımıştır. Yunan Uygarlığı'nın mirası Batı Avrupa'ya ancak bu uygarlığın tercümanları ve devamcıları olan Araplar aracılığıyla taşınabilirdi.

Haçlı Seferleri Dönemi, Avrupa açısından hem ekonomik hem de kültürel anlamda tam bir devrim başlatırken, Doğu'da bu kutsal savaşlar ve karşılığındaki "cihat" uzun yüzyıllar sürecek bir gerilemeye ve aydınlık düşmanlığına yol açar. Her taraftan kuşatılan İslam Alemi kendi kabuğuna çekilir kısırlaşır; gezegen çapındaki evrim sürüp Müslümanlar kendilerini bu gelişmenin iyice dışında kalmış hissettikçe de söz konusu tavırlar kökleşir. Bundan böyle ilerleme, 'öteki' anlamına gelmektedir. Modernizm 'ötekidir'.

Kendi kültürel ve dinsel kimliğini Batı'nın simgelediği bu modernizmi yadsıyarak ifade etmek zorunlu muydu? Yoksa tam tersine kimliğini kaybetme riskini göze alıp kararlı bir biçimde modernleşme yoluna girmek mi gerekirdi? Ne İran, ne Türkiye ne de Arap dünyası bu ikilemi çözmeyi başarabildi; bugün hala cebri Batılılaşma evreleriyle, yabancı düşmanlığı rengine de bürünen aşırı gericilik evrelerinin birbirlerini, çoğunlukla da şiddet yüklü bir biçimde izlemesinin nedeni işte bu çözümsüzlüktür.

Barbar olarak tanıdığı, yendiği ama sonra tüm dünyaya egemen olmayı başaran bu Frenkler karşısında hem büyülenen hem de dehşete kapılan Arap Alemi Haçlı Seferleri'ni artık geride kalmış uzak bir geçmişe ait bir sayfa olarak göremiyor. Arapların ve genellikle Müslümanların batı'ya karşı tavrının yedi yüzyıl önce bitmiş olması gereken hadiselerden bugün bile ne denli etkilendiğini gördükçe insan hayretler içinde kalıyor.

İslam Alemi sürekli saldırıya uğradıkça, bu zulme uğramışlık duygusunun yükselişi de bastırılamaz; ama bu duygu bazı fanatiklerde tehlikeli saplantılara dönüşmektedir. Arap Doğusu'nun Batı'yı her zaman doğal düşman olarak gördüğü açıktır. Batı'ya karşı girişilen her türlü düşmanca eylem meşru bir intikam olarak kabul edilir.

*Arapların Gözünden Haçlı Seferleri - Amin Maalouf

136

Bir din ne kadar basitse ve sadece kişinin yaratan ile diğer yaratılanlar arasındaki ilişkiyi düzenliyorsa o derecede barışçıldır. Bunun tersi olarak dinin kapsamlı ve hayatın her kademesine müdahil olması toplumsal ilişkilerde kaosu arttırmaktadır.

*Japon Yapmış - Onur Ataoğlu

12 Ocak 2012 Perşembe

135

Nasıl davranmasını bilmeyen kişi başkalarını yönetemez. (Dönemin halifesi)

*Arapların Gözünden Haçlı Seferleri - Amin Maalouf

134

Yeryüzü sakinleri ikiye ayrılır. Beyni olup dini olmayanlar, dini olup beyni olmayanlar.
(Ebu-l-ala el- Maarri)

*Arapların Gözünden Haçlı Seferleri - Amin Maalouf

133

İyi yönetilen devlet, iyi yönetilen üniversite, iyi yönetilen gazete, iyi yönetilen banka hepsini inceleyin; hepsinin başında gençliğini hakkını vererek yaşamış yöneticiler görürsünüz.

*İsim, Şehir, Hayvan - Yılmaz Özdil

132

Tarihin içinde mevcut sosyopolitik durumun tam bir kopyasını bulmak neredeyse imkansızdır. Tarih kendisini tekrar etmemektedir. Heraklitos 'aynı nehirde iki kere yıkanılmaz' derken aklında aslında bu düşünceler yer almaktaydı.

*Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider... - Daniel Klein & Thomas Cathcatt

131

Geçmişi hatırlayamayanlar onu tekrar etmeye mahkumdur.
(George Santana)

*Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider... - Daniel Klein & Thomas Cathcatt

130

Siz doğmadan önce olanlardan habersiz olmak daima bir çocuk olarak kalmak demektir.
(Cicero)

*Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider... - Daniel Klein & Thomas Cathcatt

129

İstatistik, farklı uzmanların, aynı rakamlardan, farklı sonuçlara varabilmelerini sağlayan tek bilimdir.
(Evan Esar)

*Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider... - Daniel Klein & Thomas Cathcatt

128

Kusurlu bir gerçeği bir argümana sıkıştırmanın kurnazca bir yolu ifadeyi doğru kılan tüm içeriği yeniden biçimlendirmektir.

*Aristoteles ile Bir Karıncayiyen Washington'a Gider... - Daniel Klein & Thomas Cathcatt

127

Otorite her şeyden önce mantık ister.

*Küçük Prens - Antoine de Saint Exupéry

126

Herkesten verebileceği kadarını istemek gerek.

*Küçük Prens - Antoine de Saint Exupéry

125

Amaç aracı haklı kılar.
(Vladimir Lenin)

*Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer - Daniel Klein & Thomas Cathert

124

Mantık yoksa akıl yararsızdır. Mantıkla tartışmaları kazanabilir ve kalabalığı dağıtabilirsiniz.

*Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer - Daniel Klein & Thomas Cathert

123

Kendi özgür irademize inanmak zorundayız, aksi durumda ahlaki sorumluluğumuza inanmak için temelimiz kalmaz, o zaman da ahlaki seçimlerimizin denetimimizin dışında olduğunu kabul etmek zorunda kalırız.

*Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer - Daniel Klein & Thomas Cathert

122

Bir iyimser bu dünyanın mümkün dünyaların en iyisi olduğunu düşünür. Bir kötümserse sahiden öyle olmasından korkar.

*Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer - Daniel Klein & Thomas Cathert

121

Aristoteles'e göre herşeyin bir telos'u yani ulaşması gereken içsel bir ereği vardır. Hayatın telos'u yani insanların ne olmaları gerektiği ile belirli bir bireyin telos'u yani ne olmak istediği arasında bir fark vardır.

*Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer - Daniel Klein & Thomas Cathert

120

Statü endişesi başarılı bir yaşamla başarısız bir yaşam arasındaki farkı idrak ettiğimiz zaman ödediğimiz bedeldir.

*Statü Endişesi - Alain de Botton

119

Lüks ürünlerin ve sözüm ona bize rahat yaşamlar sunan hizmetlerin çoğu, hiçbir biçimde vazgeçilmez değildir. Ayrıca bütün bunlar insanlığın gelişimine ket vurur. İnsan, vazgeçebildiği eşya oranında zengindir.
(Thoreau)

*Statü Endişesi - Alain de Botton

8 Ocak 2012 Pazar

118

Eğer toplumun her bir üyesinin değerli olduğu hissiyatını benimseyebilirsek ve eğer mekanları ve toplumsal davranışları da bu farkındalıkla inşa edebilirsek, işte o zaman sıradan olma fikri bütün kasvetinden kurtulur; üstelik böylece bireyin toplum içinde sivrilme ya da kendini kaskatı duvarların ardına hapsetme arzusu da zayıflamış olur.

*Statü Endişesi - Alain de Botton

117

İkamet, ulaşım, eğitim ve sağlık gibi konulardaki yetersizliklerin had safhada olduğu ülkelerde, toplum üyeleri çoğunluğa dahil olmaktan kaçmaya çalışır, kalın duvarların arkasına saklanırlar. Fakat kamusal mekanlar ve şehrin sunduğu olanaklar pırıltılı ve şaşaalı olduğu zaman, vatandaşlar kendi özel pırıltılarını yaratma sevdasını yüreklerinde hissetmezler. Böylesi toplumlarda sadece sıradan vatandaş olmak yeterince güzel bir kaderdir.

*Statü Endişesi - Alain de Botton